Oyuncu Tuba Ünsal, tatil için bulunduğu Çeşme’de çocuklarıyla birlikteyken uğradığı şok edici sözlü saldırıyı sosyal medya hesabından ifşa etti. Rol aldığı bir dönem dizisi için kullandığı “Konstantinopolis” etiketinin, bir kadın tarafından inanılmaz bir tepkiyle karşılandığını anlatan Ünsal, yaşadığı korku dolu anları “psikolojik bir pandemi” olarak nitelendirdi.
Ünsal’ın anlatımına göre olay, ailesiyle birlikte Çeşme’de bir antikacıda gezerken yaşandı. Yanına yaklaşan bir kadın, “Ben Mim Kemal Öke’nin kızıyım ve bir konuda sizi eleştirmek istiyorum” diyerek söze başladı ve ardından şu suçlamalarda bulundu: “Siz bazı paylaşımlarınızda Konstantinopolis etiketliyorsunuz. Size yakışmadı, orası İstanbul, yazamazsınız.”
Savunması Dinlenmedi, Saldırı Kişiselleşti
Tuba Ünsal, bu çıkış karşısında soğukkanlılığını koruyarak, söz konusu etiketin, hikayenin geçtiği dönemin adının “İstanbul” olmaması sebebiyle, bir oyuncu olarak yaratmak zorunda olduğu tarihsel gerçekliğin bir parçası olduğunu anlatmaya çalıştı. Ancak karşısındaki kadının bu mantıklı açıklamayı dinlemeye niyeti yoktu.
Eleştirinin dozunu artıran ve kişisel bir saldırıya dönüştüren kadın, Tuba Ünsal’a çocuklarının önünde şu ağır ifadeleri kullandı:
“Sen o diziden önce Tuba Ünsal’dın, yaptığınız terbiyesizlik. Bir de asker kızı olacaksın. Baban mezarında ters dönüyordur.”
Bu sözler karşısında donup kaldığını belirten Ünsal, o an çocukları Civan ve Sare’nin kendisine baktığını ve bu durumdan “müthiş terörize” olduklarını ifade etti. Ünsal, “O kadar üzüldüm ki. Kendime değil, kendini entelektüel sayan bu kadının küçücük çocukların önünde annelerine saldırması aslında kendi dünyasının karanlığını gösteriyordu,” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Ünlü oyuncu, bu ruh halini ise “Kitle psikojen hastalığı” olarak tanımladı.
Editör Yorumluyor
Tuba Ünsal’ın yaşadığı bu olay, aslında son yıllarda Türkiye’de giderek yayılan toplumsal bir hastalığın, onun tabiriyle bir ‘psikolojik pandemi’nin ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığını gösteriyor. Tarihsel bir gerçeği, yani bir şehrin eski adını, sanki bir vatan hainliğiymiş gibi sunup, bunu bir ‘linç’ gerekçesi haline getirmek, ne yazık ki sığ bir milliyetçilik anlayışının en zehirli meyvelerinden. Asıl üzücü olan, ‘entelektüel’ bir kimlik iddiasındaki birinin, en temel tarihsel bağlamdan kopuk bir şekilde, kamuya mal olmuş bir sanatçıyı çocuklarının gözü önünde taciz etme hakkını kendinde görmesi. Hele ki tartışmayı, merhum bir babanın hatırasına ve ‘asker kızı’ kimliğine çekerek kişiselleştirmek, artık eleştirinin bittiği, salt kötülüğün ve saldırganlığın başladığı yerdir. Ünsal’ın koyduğu ‘kitle psikojen hastalığı’ teşhisi, bu ruh halini belki de en doğru özetliyor.