Çin‘in güneyindeki Guangdong eyaletinde, sivrisineklerin bulaştırdığı Chikungunya virüsü nedeniyle endişe verici bir salgın yaşanıyor. Bu yıl içinde yaklaşık 7 bin vakanın rapor edildiği bölgede, sadece geçtiğimiz hafta 3 bine yakın yeni vakanın tespit edilmesi, salgının ne kadar hızlı yayıldığını gözler önüne serdi. Salgının merkez üssü konumundaki Foshan kentinde hastaların hastanelere kaldırıldığı ve cibinlikler altında tedavi gördüğü bildirildi.
Çin’de nadir görülen bu salgının, temmuz ayında “ithal bir vaka” ile başladığı düşünülüyor. Salgın, Hong Kong’a da sıçradı; Foshan’a seyahat eden 12 yaşında bir çocukta virüs tespit edildi. Çinli yetkililer, şu ana kadar tüm vakaların hafif seyrettiğini ve çoğu hastanın hızla iyileştiğini belirtiyor.
Chikungunya Nedir? Belirtileri Neler?
İlk olarak 1952’de Tanzanya’da tespit edilen Chikungunya, enfekte bir sivrisineğin ısırmasıyla bulaşan bir virüstür. İnsandan insana doğrudan bulaşmaz. Belirtileri genellikle ısırıldıktan bir hafta sonra ortaya çıkar ve şunları içerir:
- Yüksek ateş
- Ciltte döküntü
- Kas ve eklem ağrıları (Bazen aylar veya yıllar sürebilir)
- Baş ağrısı ve mide bulantısı
Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, virüse karşı özel bir tedavi bulunmuyor ve aşıya erişim de yaygın değil. Ancak virüs kaynaklı ölümlerin nadir olduğu belirtiliyor.
Çin Salgınla Nasıl Mücadele Ediyor?
Guangdong’daki yetkililer, salgını kontrol altına almak için “kararlı ve güçlü” adımlar atıyor. Mücadelenin merkezinde, sivrisineklerin üreme alanları olan durgun suların yok edilmesi yer alıyor.
- Evlerindeki saksı, tepsi gibi yerlerde su biriktiren vatandaşlara 10 bin yuana (yaklaşık bin 208 Euro) kadar para cezası kesilebiliyor.
- Foshan’da göllere ve su kaynaklarına binlerce sivrisinek yiyen balık bırakıldı.
- Ulaşılması zor bölgelerdeki su birikintilerini tespit etmek için dronlar kullanılıyor.
- Vatandaşlara pencerelerde sineklik, yataklarda cibinlik ve sivrisinek kovucu sprey kullanmaları tavsiye ediliyor.
Tehlike Avrupa’ya da Ulaştı
Sivrisinek kaynaklı hastalıklar sadece Çin’in sorunu değil. Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC), 30 Temmuz itibarıyla Fransa’da 49, İtalya’da ise 2 Chikungunya vakası tespit edildiğini bildirdi.
Avrupa için bir diğer tehdit ise Batı Nil virüsü. İtalya’da bu virüs nedeniyle bu yıl hayatını kaybedenlerin sayısı 10’a yükseldi. ECDC, İtalya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan ve Fransa’da Batı Nil enfeksiyonlarının görüldüğünü doğruladı.
Çin’den gelen bu ‘yeni salgın’ haberi, COVID-19 pandemisinin öğrettiği acı dersleri ister istemez yeniden akla getiriyor: Artık dünyanın bir ucundaki bir salgın, diğer ucundaki bir şehir için uzak bir haber değil, potansiyel bir tehdittir. Ancak bu salgının asıl alt metninde, iklim değişikliğinin somut bir halk sağlığı tehdidine dönüşmesi yatıyor. Chikungunya ve Batı Nil gibi normalde tropikal bölgelere özgü hastalıkların Avrupa’da görülmeye başlanması bir tesadüf değil. Isınan dünya, bu hastalıkları taşıyan sivrisinekler için yeni yaşam alanları yaratıyor ve tehlikeyi kapımıza kadar getiriyor. Çin’in salgını kontrol altına almak için balıkları ve dronları devreye sokması, bu tür krizlerle mücadelenin ne kadar ciddi ve çok yönlü olması gerektiğini gösteriyor. Bu olay, tüm ülkeler için halk sağlığı sistemlerini güçlendirmenin ve iklim krizinin sağlık üzerindeki etkilerine karşı hazırlıklı olmanın bir lüks değil, zorunluluk olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.