Ünlü şarkıcı Demet Akalın, yaklaşık sekiz yıl boyunca ekibinde yer alan eski dansçısı Merve Atalar’ın kendisine açtığı davayla yeniden gündemde. Atalar’ın, sigortasız çalıştırıldığı, mobbinge ve hatta fiziksel şiddete maruz kaldığı iddialarıyla açtığı dava, yerel mahkeme tarafından ilk etapta reddedilmişti. Ancak istinaf mahkemesi, bu kararı bozarak dosyanın yeniden görülmesine hükmetti ve davanın seyrini tamamen değiştirdi.
Dansçının İddiaları: Mobbing, Eksik Maaş ve Fiziksel Şiddet
Merve Atalar, avukatı aracılığıyla mahkemeye sunduğu dilekçede, 2011-2019 yılları arasında Akalın’ın dansçısı olarak çalıştığı dönemde yaşadığı hak ihlallerini tek tek sıraladı. Atalar, bu süre zarfında sigorta primlerinin hiç yatırılmadığını, maaşının bir kısmının asgari ücret üzerinden gösterilip geri kalanının elden ve eksik ödendiğini, yıllık izin ve hafta tatili gibi yasal haklarının gasp edildiğini iddia etti. İddialar arasında en çarpıcı olanı ise, uzun süre sistematik mobbinge maruz kaldığı ve 2018 yılının Aralık ayında Akalın’ın koruması tarafından darp edildiği suçlaması oldu.
İstinaf “Yeniden Yargıla” Dedi
Demet Akalın’ın avukatı ise iddiaları reddederek, aralarında bir işçi-işveren ilişkisi olmadığını, çalışmaların “eser sözleşmesine” dayandığını savunmuştu. Bu savunmayı ve davacının somut delil sunamadığını gerekçe gösteren yerel mahkeme, davayı reddetmişti.
Ancak Merve Atalar’ın pes etmeyerek dosyayı taşıdığı İstanbul Bölge İdare Mahkemesi (İstinaf), yerel mahkemenin kararını hukuka aykırı buldu. İstinaf mahkemesi, yerel mahkemenin video kayıtları ve tanıkların dinlenmesi gibi önemli delilleri toplamadan, eksik incelemeyle karar verdiğini belirterek dosyayı bozdu. Dosya, tüm delillerin toplanması ve tanıkların dinlenmesi için yeniden yerel mahkemeye gönderildi.
Demet Akalın ve eski dansçısı arasındaki bu dava, magazin sayfalarının ötesinde, Türkiye’de özellikle eğlence ve hizmet sektörünün kanayan yarası olan ‘kayıt dışı ve güvencesiz çalıştırma’ sorununu bir kez daha gündeme taşıyor. Merve Atalar’ın hikayesi, güçlü ve zengin bir işveren karşısında hakkını arayan bir emekçinin verdiği zorlu mücadelenin bir örneği. Yerel mahkemenin ‘somut delil yok’ diyerek davayı ilk başta reddetmesi, bu tür davalarda ispat yükünün ne kadar ağır olduğunu ve sistemin nasıl güçlüden yana işleyebildiğini gösteriyor. Ancak istinaf mahkemesinin ‘delilleri topla, tanıkları dinle’ diyerek dosyayı geri göndermesi, adaletin bazen geç de olsa tecelli edebileceğine dair önemli bir umut ışığıdır.
Bu dava, sadece iki kişi arasında bir alacak verecek davası değil; aynı zamanda spot ışıklarının arkasında yaşanan emek sömürüsüne, mobbinge ve güvencesizliğe karşı bir isyanın da hikayesidir. Sonucunda ne çıkarsa çıksın, Merve Atalar’ın pes etmemesi, benzer durumda olan binlerce sessiz emekçi için de bir cesaret kaynağı olacaktır.