Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), kendi bünyesinde faaliyet gösteren Arama ve Kurtarma Birimi (MEB AKUB) ekipleri için kapsamlı bir uygulamalı eğitim ve modern donatım sürecini başlattığını duyurdu. Dünya Bankası destekli ‘Güvenli Okullaşma ve Uzaktan Eğitim Projesi’ kapsamında atılan bu adımla, afet anlarında okullarda ve çevresinde daha etkin müdahalede bulunabilecek ekiplerin yetiştirilmesi amaçlanıyor.
Enkaz Altı Cihazlarından Omurga Tahtasına: Ekiplere Uygulamalı Eğitim
Eğitim Teknolojileri Kuluçka ve İnovasyon Merkezi’nde (ETKİM) başlayan programda, MEB AKUB ekiplerine sahada hayat kurtaracak ekipmanların doğru kullanımı uygulamalı olarak aktarılıyor. Eğitimlerde, enkaz altındaki canlılara ulaşmayı sağlayan görüntülü arama cihazları, yaralıların güvenli taşınması için baş sabitleyicili omurga tahtaları, kapalı alanlara girmek için kullanılan holigan aletleri ve gece operasyonları için teleskobik aydınlatma setleri gibi kritik teçhizatların kullanımı gösterildi. Bakanlık, bu süreçle birlikte 30 ildeki MEB AKUB ekibinin AFAD tarafından akredite edilerek Türkiye Afet Müdahale Planı’nda daha etkin görev almasını hedefliyor.
1500 Öğrenciye de Afet Bilinci Kazandırıldı
Projenin ilk aşamasında ise İstanbul, Ankara, Erzurum, Diyarbakır, Mersin ve İzmir’de 1500 öğrenciye yönelik ‘İklim Değişikliği, Afet ve İlk Yardım’ temalı eğitimler düzenlendi. Bu eğitimlerle öğrencilerin afet öncesi, sırası ve sonrasında doğru davranışlar sergilemesi ve ilk yardım konusunda bilinçlenmesi hedeflendi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın, kendi bünyesinde donanımlı arama kurtarma ekipleri oluşturması, şüphesiz takdir edilmesi gereken, doğru bir adım. Ancak bu ‘doğru’ adımın, 1999 ve 2023 gibi iki büyük deprem felaketini yaşamış, on binlerce insanını ve öğrencisini enkaz altında kaybetmiş bir ülkede, 2025 yılında atılıyor olması, ‘geç kalınmışlık’ kelimesinin bile yetersiz kaldığı acı bir gerçeği yüzümüze vuruyor. Bu proje, aslında yıllardır süren bir ihmalin ve plansızlığın da bir itirafı niteliğinde. Okulların güvenliği, afet bilinci eğitimi, arama kurtarma kapasitesi gibi hayati konuların, bir ‘proje’ mantığıyla ve Dünya Bankası gibi dış kaynakların desteğiyle ele alınması, bunun devletin temel ve asli bir görevi olarak görülmediğini gösteriyor.
Her büyük felaketten sonra ‘ders çıkardık’ denilse de, en temel hazırlıkların bile felaketler yaşandıktan yıllar sonra yapılması, bu sözlerin ne kadar havada kaldığının kanıtıdır. Umarız bu geç kalınmış adım, samimi bir şekilde devam eder ve MEB AKUB, sadece kağıt üzerinde kalan bir birim olmaz. Çünkü bir sonraki felaketin ne zaman geleceğini bilmiyoruz ve o gün geldiğinde, çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin hayatı, bu ekiplerin ne kadar ‘proje’ değil, ne kadar ‘gerçek’ olduğuna bağlı olacak.