Geçtiğimiz sezonu şampiyon olarak tamamlayan Galatasaray, yaz transfer dönemine yaptığı iki dünya yıldızı takviyesiyle sadece yeni sezonun favorisi olmakla kalmadı, aynı zamanda Süper Lig tarihinin de en değerli kadrosunu kurarak bir ilke imza attı. Sarı-kırmızılılar, 311 milyon Euro’luk güncel kadro değeriyle, lig tarihinde 300 milyon Euro barajını aşan ilk kulüp oldu.
Osimhen ve Sane İle Gelen Rekor
Bu tarihi sıçramanın arkasındaki iki ana mimar, Napoli’den transfer edilen golcü Victor Osimhen ve Bayern Münih’ten kadroya katılan kanat oyuncusu Leroy Sane oldu. Yaklaşık 70-75 milyon Euro’luk piyasa değeriyle Victor Osimhen, sadece Galatasaray’ın değil, Süper Lig tarihinin açık ara en değerli oyuncusu unvanını ele geçirdi. Onu 35 milyon Euro ile Fenerbahçe’nin yeni transferi John Duran ve 32 milyon Euro’luk değeriyle takım arkadaşı Leroy Sane takip ediyor.
Bu iki transferle birlikte Galatasaray’ın toplam kadro değeri 311 milyon Euro’ya fırlarken, en yakın rakibi Fenerbahçe’nin kadro değeri 266 milyon Euro, Beşiktaş’ın ise 142 milyon Euro seviyesinde kaldı. Bu rakamlar, sarı-kırmızılıların rakipleriyle arasındaki finansal makası ne denli açtığını da gözler önüne seriyor.
Hedef Şampiyonlar Ligi’nde Son 24
Galatasaray yönetiminin bu devasa yatırımının arkasındaki temel motivasyon ise Avrupa sahnesindeki başarı. Yönetimin, takıma yapılacak birkaç takviyeyle daha kadro değerini 350 milyon Euro seviyesine çıkarmayı hedeflediği belirtiliyor. Bu astronomik bütçeli kadroyla belirlenen sportif hedef ise Şampiyonlar Ligi’nde gruplardan sonraki yeni format olan “son 24” turuna minimum olarak kalabilmek.
Galatasaray’ın 311 milyon Euro’luk kadrosu, kağıt üzerinde Türk futbolu için tarihi bir başarı ve Şampiyonlar Liga’i için büyük bir heyecan vaadi. Ancak madalyonun diğer yüzünde, milyonlarca insanın geçim sıkıntısı çektiği bir ülkede bu akıl almaz rakamların nasıl finanse edildiği sorusu yatıyor. Bu, sadece bir spor haberi değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik ve ahlaki bir fotoğrafıdır. Türk kulüplerinin ‘borç yiğidin kamçısıdır’ anlayışıyla nasıl batağa saplandığı, UEFA men cezaları ve bankalarla yapılan yapılandırma anlaşmaları hala hafızalardayken, bu denli cüretkar bir harcama politikası ‘ya hep ya hiç’ kumarından farksız. Şampiyonlar Ligi’nde hedeflenen başarı gelmezse, bu 311 milyon Euro’luk rüya, kulübün geleceğine ipotek koyan bir kabusa dönüşebilir. Osimhen ve Sane’ye verilen milyonlarca Euro, şüphesiz tribünleri coşturacaktır. Ancak bu parıltılı vitrinin arkasında, bu ‘değirmenin suyunun’ nereden geldiği ve sürdürülebilir olup olmadığı sorusu, bu sezon sadece Galatasaray’ın değil, tüm Türk futbol ekonomisinin en kritik sorusu olmaya devam edecektir.