Sahne ve ekranların tanınan yüzü Seda Sayan, özel hayatıyla ilgili kamuoyuyla pek paylaşmadığı bir konuya dair son derece samimi ve bir o kadar da üzücü bir açıklamada bulundu. Ünlü sanatçı, Alzheimer hastalığıyla mücadele eden erkek kardeşini, artık güvenliği için endişe ettiğinden dolayı bir bakımevine yerleştirmek zorunda kaldığını duyurdu.
“Sokakta Tehlikeli Olmaya Başladı, İçler Acısı Bir Durumdayız”
Sayan, bu zorlu kararı almalarının ardındaki süreci, yaşadıkları çaresizliği ve acıyı şu sözlerle anlattı:
“Kardeşlerimden birini mecburen bakım yurduna yatırmak zorunda kaldım. Çünkü Alzheimer hastalığı nedeniyle sokakta artık tehlikeli olmaya başladı. Kardeşim sokakta dolaşıyor, kayboluyor, hatta karakoldan topladığımız zamanlar oldu. İçler acısı bir durumdayız. Başımıza neler geldi, neler yaşadık anlatamam. Hem o tehlikeli hem de ona karşı birçok tehlike var.”
Bu zorlu kararın aileye getirdiği bir nebze olsun huzuru ise, “En azından artık nerede olduğunu biliyoruz. Bakıma muhtaç olduğu için burada daha iyi bakılıyor,” sözleriyle ifade eden Sayan, kardeşinin artık emin ellerde olduğunu bilmenin verdiği buruk rahatlığı dile getirdi.
Seda Sayan’ın bu açıklaması, aslında ‘ünlü’ kimliğinin arkasındaki insanı ve sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada yüz binlerce ailenin yaşadığı ortak bir dramı gözler önüne seriyor. Alzheimer gibi hafızayı ve benliği yavaş yavaş silen bir hastalıkla mücadele eden bir aile yakınına sahip olmak, tarifi zor bir acıdır. Sayan’ın “mecburen yatırmak zorunda kaldım” ifadesi, bu kararın bir ‘terk ediş’ değil, sevilen kişiyi korumak adına atılmış çaresiz ama zorunlu bir adım olduğunu gösteriyor. Bu, sevgi ve sorumluluk arasındaki o en zorlu ikilemlerden biridir. Sayan’ın bu içtenliği, benzer kaderi paylaşan ve çoğu zaman sessizce acı çeken binlerce aile için de bir yankı bulacaktır. Bu, Alzheimer’ın sadece hastayı değil, tüm aileyi nasıl etkilediğinin ve profesyonel bakımın bazen en merhametli seçenek olabileceğinin acı ama dürüst bir kanıtı.