Ankara‘da yaşayan kamu çalışanı Selda K. (38), bir gece uyurken cep telefonunun hacklenmesiyle hayatının şokunu yaşadı. Kimliği belirsiz dolandırıcılar, Selda K.’nın telefonuna uzaktan erişerek mobil bankacılık hesaplarını boşalttı, adına krediler çekti ve toplamda 628 bin liralık vurgun yaptı. Ancak Selda K.’nın asıl mücadelesi, dolandırıldıktan sonra, kendisine yardım etmesi gereken bankasının, borçlu olduğu iddiasıyla maaşına haciz koymasıyla başladı.
Sabah Uyandığında Telefonu Kilitli, Hesapları Boştu
28 Ocak gecesi yaşanan olayda Selda K., şifre koymadan kullandığı telefonunu şarja takıp uyudu. Sabah 10.00’da uyandığında ise telefonunun kapalı olduğunu ve açmaya çalıştığında bir şifreyle kilitlendiğini fark etti. Bir telefoncuda kilidi açtırdığında ise acı gerçekle yüzleşti: Gece boyunca, saat 07.00 sularında, üç farklı bankadaki hesapları boşaltılmış, adına iki farklı kredi çekilmiş ve tüm para tanımadığı kişilerin hesabına parça parça transfer edilmişti.
Toplam 628 bin 500 TL dolandırıldığını anlayan Selda K., hemen hesaplarına bloke koydurup Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Banka “Borçlusunuz” Dedi, Maaşına Haciz Koydu
Selda K.’nın hukuk mücadelesi, dolandırıcıların yanı sıra, adına çekilen sahte krediler için icra takibi başlatan bankaya karşı da devam ediyor. Bankanın kendisini aramadığını, olağandışı işlemlerle ilgili hiçbir bilgilendirme yapmadığını belirten mağdur kadın, bankanın tavrını şu sözlerle anlattı:
“Banka durumla ilgili yapabilecekleri bir şey olmadığını söylediler. Hiçbir şekilde suçu kabul etmiyorlar. Mağdur değil, borçlu gözüktüm. Çok erken bir saatte onlarca işlemle aktarılan bir para söz konusu. Bu benim müşteri profilime uygun bir davranış da değil. Bankalar bildiğim kadarıyla bizim mevduat hesaplarımızı sonuna kadar korumak zorundalar. Mağdurken bir kere daha mağdur edildim. Yani bir dolandırıcılar tarafından dolandırıldım, şimdi de banka tarafından mağdur ediliyorum.”
Banka, Selda K.’nın savunmalarına rağmen, adına çekilen krediyi gerekçe göstererek maaşının dörtte birine haciz uyguladı. Selda K.’nın avukatı Özge İrem Aksu ise, bu konuda çok sayıda emsal dava olduğunu ve müvekkilinin hiç kullanmadığı bir parayı ödemeye zorlanmasının hukuksuz olduğunu belirterek, sürecin lehlerine sonuçlanacağına inandıklarını söyledi.
Ankara’dan gelen bu haber, dijital çağda bir vatandaşın nasıl iki kez kurban edilebileceğinin acı bir örneği. Selda Hanım, ilk olarak gecenin bir yarısı telefonuna sızan dolandırıcılar tarafından mağdur edildi. İkinci ve belki de daha acı olan mağduriyeti ise, mevduatını korumakla yükümlü olan kendi bankasının, onu ‘borçlu’ ilan edip maaşına haciz koymasıyla yaşadı. Bankaların, müşterilerinin ‘olağandışı işlemlerini’ tespit etme ve bloke etme gibi yasal bir yükümlülüğü var. Bir müşterinin profilinde hiç görülmemiş bir saatte, onlarca parçaya bölünmüş yüz binlerce liralık para transferi ve kredi başvurusu, tüm alarm zillerini çaldırması gereken bir durumdur. Ancak bankanın bu alarmları duymayıp, faturayı doğrudan müşteriye kesmesi, ‘güvenlik’ vaatlerinin ne kadar içi boş olduğunu ve kriz anında önceliğin müşteriyi korumak değil, kurumun bilançosunu korumak olduğunu gösteriyor.
Selda Hanım’ın davası, tek bir kişinin adalet arayışı olmanın ötesinde, dijital bankacılık sisteminin güvenlik açıklarını ve bankaların müşteri mağduriyetlerine karşı takındığı umursamaz tavrı da sorgulatan bir dava. Avukatının belirttiği ’emsal davaların’ varlığı, bu sorunun ne kadar yaygın olduğunu ve vatandaşın hakkını çoğu zaman mahkeme kapılarında tek başına aramak zorunda kaldığını kanıtlıyor.